19 Şubat 2011 Cumartesi

~LANET OLASI Bİ YAZI İŞTE >.>~

Selamlar. Efenim bugün hiç iç açısı bi mevzudan bahsetmeyeceğim, o yüzden moralman kötü olanlar lütfen okumasın. Özellikle hamileler ve kalp hastalığı olanlar için tehlikelidir, bunu da baştan belirteyim.

Şimdi, ben aslında bugün kendim ile ilgili bi konudan bahsedeceğim. Gerçi, bu ne kadar doğru olacak bilmiyorum ama, gerçekten içimi dökme ihtiyacı duyuyorum. Ve bana moral verebilecek tek bir kişi bile yok şu an, o yüzden çaresiz buraya yazıyorum... Burada ismini belirttiğim belirtmediğim herkes umarım bi gün bunu okur ve kendisi için yazdığım bölümü, ve dolayısıyla beni anlamaya başlar. Öhö, başlıyorum.

Neko chan, ikizim olduğun için seni kutsuyorum yavrucum. Sen, benim hiçbir zaman, hiçbir koşulda soğuyamayacağım yegane insanlardansın. Seni bir kere bile reelde görmek nasip olmasa da, sana nasıl bu kadar bağlanabildiğimi anlamış değilim. Seni, sen olduğun için o kadar çok seviyorum ki, bana en küçük bir soğuk hareketinde dahi üzülüyorum. Biz daha bu kadar bağlanmadan, hatta daha birbirimize kanka falan deneye yeni başladığımızda bile, havada karada suda uzayda, her koşulda çok pis attığın tripler beni ağlatmaya yetmişti. Ve bana yaptıkların için de son derece müteşekkirim. Gelecekte, belki bir gün karşılaşırsak, boynuna sarılıp sabah aklımdan geçirdiğim, fakat şimdi muhtemelen melankoliye bağladığım için unuttuğum sözleri kulağına fısıldayacağım. İhi, neyse. Birbirimizin kalbinde hep bu şekilde kalalım, e mi?*-*

Nannchan, karıcım, seni çok seviyorum ben biliyo musun? Yani, sen benim gerçekten değer verdiğim insanlardansın. Bu yüzden benden uzaklaşmanı istemiyorum. Seninle sanaldan o kadar eğlenceli vakit geçiriyorum ki, reelde tanışmayı planladığımız günden beri kurduğum hayallerin verdiği heyecan hala ilk günkü kadar canlı, taze. Neyse, sanki şu sıralar benden biraz soğumuş gibiydin de, o yüzden bunu buraya yazayım dedim. Hani sanki, benimle konuşmamalıymışsın, benden çekiniyormuşsun, ya da bana güvenmekte zorlanıyormuşsun gibi idi. Nannchan, birden fazla karımın olması hepsini aynı kefeye koyduğum anlamına gelmiyor. Hepsi benim için farklı, sen de farklısın. O yüzden, benden soğuma lütfen. Belki de tam anlamı ile kendimi ifade edemiyorum, fakat gerçekten kötü bir insan değilim ben.

Meru-chwan, sen çok farklısın lan benim için. Yani, ne bileyim, seni böyle çok seviyorum. Senin yüzünden nannchan beni öldürüyodu lan, asfdsadfasd=D Benim için tek yaoi konuşabileceğim, rp yaptığım, arada muhabbet ettiğim bir insan değilsin sen. Seninle daha fazla konuşmak, seni anlamak, sana zamanında verdiğim bir sözü yerine getirmek istiyorum. Lütfen sen de çok fazla konuşamadığımız şu günlerde benden uzaklaşıp bu isteğimi yerine getirmeme engel olma. Seni gerçekten çok seviyorum.

Gegeru, senin yerin ayrı bi özel. Sen bana, beni ben yapan her şeyi öğretensin.Ben seninle tanışmasam, belki de şu e yerine é, v yerine w, k yerine q koyan asalaklardan olacaktım. Benim kendimi bulmam için açılmayı beklenen tüm kapılarının anahtarı sendeymiş meğer. Seninle sıkça buluşamamam veya rp yapamamam sana verdiğim değerin bir göstergesi asla olamaz. Seninle tanışmak gerçekten benim kaderimmiş. Seni tanıdığım için sonsuz kez şükrediyorum, seni seviyorum.

xXx, maalesef şekerim, senin adını veremeyeceğim, ama sen zeki bir zatsın, hemen bu bölümde seni anlattığımı anlarsın. Çok cicisin sen bi kerem, ehe. Hiç de fos bi insan değilsin. Seninle tanıştığım için gerçekten mutluyum, ve aramızdaki farklılıklardan dolayı ne çekindim, ne de soğudum. Senin için anlayışlı bir arkadaş olabilmek istedim, aslına bakarsan biraz da, ihtiyacın olduğunda yardımına koşabilmek. Aslında az değil, bayağı bi istedim bunu. Blog yazılarını gördüğüm zamanlarda senin iç dünyanı anlamam daha kolay oldu, ve bu karamsarlığı nasıl silip atabileceğimizi bulmanın yollarını düşünüp durdum. Ama sonra bizi yakınlaştıran şeylerden biri ölünce, uzaklaştık sanki birbirimizden. Yani, sadece bu muydu bizim dostluğumuz? Benim için hiçbir zaman o kadarı ile sınırlı olmadı, senin için de öyle olmamıştır umarım. Çevrelerimizin, hobilerimizin, ortak alanlarımızın değişmesini anlayabiliyorum, ama bence bizim dostluğumuz bu tip şeylerin önüne geçebilirdi. En azından, ben bunu gerçekten istiyorum. Yani, eğer bu kısmı okuyup da kendin olduğunu anlarsan, lütfen ben msne girince falan bana 'tadaima' de. Ben de 'okaeri*.*' derim. Aasfasd neyse, ciddiyim, sen uzaklaşmak istemeyeceğim kadar çok sevdiğim bir dostumsun. Aslında sana söyleyeceğim çok şey var, ama buna başlamak için en uygun yer burası oldu. Hani arada bi de özellikle kendin olduğunu anlayabileceğin bikaç şey ekledim, lütfen anla da bana bu blog yazısını msnden falan hatırlat <3


---kun, sana kısa zamanda gerçekten çok ısındım, biliyo musun?*-* Tam da insanların benden soğuduğunu düşündüğüm bir dönemde hızır gibi yetiştin, beni yeniden bana sevdirdin. Sen benim için rp yazdığım bi insandan çok farklısın, gerçekten sevdiğim bir insansın. Seni daha fazla tanımak istiyorum, lütfen buna izin ver.

~~, evet, ilk defa bi erkek hakkında yazıyorum. Netten falan tanışmamış olabiliriz, ama ilk günden, benim seni çözmeme izin veridğin için sağ ol. Ve öl lütfen, tamam mı? Benim yetişme tarzım, benim kişiliğim, benim dünya görüşüm seninkilerden tamamen farklı. Her gece eğer iyi bitecekse olsun diye dua ederek yatıyordum, fakat artık bitti yani. Seninle olamam, çünkü bütün dünya buna karşı. Eğer hayata benim gözümden bakabilirsen benden hoşlandığını söyle, ama öbür türlü, sakın kapımı çalıp kaçabileceğini düşünme. Zira benim kapımın önünde hınzır çocuklara yer yok. Senin yanında ben fazla anaç kalıyorum, ve bunun dışında her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan bir gencim. Fazla klişe olabilir, ama bu söz tamamen bizi anlatıyor; 'ben senin bildiğin kızlardan değilim!'

Aslında bütün bunları yazmamın sebebi şu, misafirimiz çizimlerime bakmak istemiş. Ben de sinir oldum çünkü şakkadanak resimlerimi göstermeyi sevmiyorum. Annem dosyalarla dolu dolabımdan bulduğu resimleri alırken arada benim eski çizim defterimi de aldı, ben de onu tuttum bırakması için. O sırada kardeşim de geldi bırakayım diye her yerimi çizdi, o sırada ben de annemin kolunu kızarttım ve yanlışlıkla defteri yırttım. Ve olayların sonucunda ise hem ben, hem annem, hem de kardeşim üzüldü. Tabii defter yırtıldı diye değil, arada ufak tefek olaylar da oldu.

Konu aslında şu, LÜTFEN ETRAFIMDAKİLER BENİ BİRAZ OLSUN ANLAMAYA ÇALIŞSIN! Ben androit değilim, şarjlı piller ile yaşamıyorum. Ben de insaınm, ben de üzülüyorum, ben de ağlıyorum. Benim de boktan bir geçmişim var, ben de hayata tutunmaya çalışıyorum. Ben de gelecek kaygısı taşıyorum, ben de hayatın tüm acımasızlığını çekiyorum. Duygularımı gereğinden fazla yoğun yaşıyorum ve hep içime atıyorum. Bu duygular patladığında ise yıkılıyorum, paramparça oluyorum. Kısacası, Aya'dan bir farkım yok. lütfen, sesimi duyurabildiğim insanlar ARTIK beni anlamaya çalışsın!

Dinimiz amin. u.u

                                                                                                                               Saygılar;
                                                                                                                                            Aichou FM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder